tag:blogger.com,1999:blog-4427014275575548490.post4778735933509572998..comments2023-10-12T18:35:59.556+03:00Comments on Sıla Yılmaz: Günün Hediyesi: Burcu KuruBlogger Tasarımhttp://www.blogger.com/profile/01837042945165759466noreply@blogger.comBlogger35125tag:blogger.com,1999:blog-4427014275575548490.post-46813680373820279792010-12-22T18:41:09.632+02:002010-12-22T18:41:09.632+02:00bir sabah uyanırsın bütün moral sıfır günlerden pa...bir sabah uyanırsın bütün moral sıfır günlerden pazartesi sağa sola dön dur işe gtme saati gelir gtsen ne olur ilham yok işimiz tasarım mutszlk zehri varken kanında bişiler tasarlamak imkansız.. açarsın ofisin camlaraını kuş cıvıltısı dolar içeri^hayale bak artık ofis nerdeysee^ :) sonra en minikleri camın köşesinden bakar sana yaklaşıp sevmeye kalksan kacar bilirsin uzaktan uzaga seyredersin.. o anda carkeder hayatı sadece seyrettiğin ve müdahale etmekten korktgn sürece sadece seyredeceğin. yumruğun kadar kuştan ilham alırsın.. ve kuş artık senin mankenin kafana göre takıl ister pembe olsn ister yeşil :)) yada pazartesi moral sıfır işe geldin pc yi açtın buku ceket kazndın kop kop kop hç şizofren takılmadn mutlusun hehehehehehe :))) Allahım hiç bi yorum için kasmamıstm bukdr (:modda twinhttps://www.blogger.com/profile/05334512079080993401noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-4427014275575548490.post-26535044383897951292010-12-22T18:13:39.775+02:002010-12-22T18:13:39.775+02:00Flamingohemen git ve bavulunu hazırla! buradan ne ...Flamingo<br>hemen git ve bavulunu hazırla! buradan ne kadar uzaklaşabileceğini, uzaklaşabileceklerini merak ediyordu. ben hazırım zaten, hiçbir şey almayacağım yanıma. yetecek kadar sigara belki. hayır, süper lüks bir arabayla değil, belki eski bir wolksvagen bus. kahverengi ve beyaz renkli. bunu bulabildim ayaküstü dedi çocuk. biralar, rakılar… herşey tamam mı diye sorudu çocuğa oda evet hazırım, gidelim o zaman diye cevap verdi. <br>nereye gittikleri konusunda hiçbir fikrileri yok. direksiyon sallıyolar ama, amaçları sadece uzaklaşmak, hedef olmadan! mükemmel bir hava yok dışarda. sanki ha yağdı, ha yağacak yağmur. akşam saat 19.22 olmuş, biraz da sert esiyor rüzgar. bir müddet konuşmuyorlar. ama gözleri başka yerlerde; geçmişte. ne dışarıdaki denize bakıyorlar, ne de gözlerini alabiliyor karşı şeritten gelen arabaların ışıkları. sanki kullandıkları arabanın götürdüğü yollar kaçıp gitmek istedikleri yerlerden uzaklaştırmıyor da, geçmişe götürüyor saatte 100 kilometre hızla. hava iyice kararıyor…<br>artık geçtikleri yerlerde hiç ışığa rastlamamaya başlıyorlar. kız cama yaslamış başını, oradan yansıyan suratına dalıp, geçmişi, ardında bıraktığın onca şeyi düşünüyor. Çocuksa hiç birşey almamış zaten yanına, belki yetecek kadar sigara…<br>yolun bir yerinde mola veriyorlar. uyku akıyor gözlerinden. nerede yatacağız diyor kız, bagajda duran iki çadırı gösteriyor. dolunay var bu gece, ben dışarıda uyuyacağım diyor çocuk. biraz “saçmalama, donarsın” gibi laflardan sonra ikna edemeyeceğini anlayıp, giriyor çadırına kız uyku tulumunun içine. belki de biraz aklı çocukta kalıyor ama, kapayıp gözlerini uyuyor. Çocuksa çıkıp arabanın üzerine, gökyüzünü izliyor. bir sigara yakmak için elini atıyor cebine. çıkarıp bir tane sigara yakıyor. mutlu. yalnız değil çünkü. o var yanında bu kez. minnetlerini sunuyor içinden o sırada kıza.<br>güneş doğarken uyanıyor çocuk. yüzüne çarptığı için güneş, uyanıyor uykusundan. kahvaltı hazırlıyor, ateş yakıyor. sonra çadırdan içeri giriyor kız yeni uyanmış zaten , hadi diyor, kahvaltı hazır. elini yüzünü yıkamadan kahvaltı yapıyorlar. çünkü ikisi de sıkılmışlar tabulardan. <br><br>-keşke başlamasaydık bu yolculuğa.<br><br>- yolculuk yapmıyoruz ki, sadece gerçeklerle yüzleştirmek için getirdim seni buraya.<br><br>Şaşırıyor kız. antipati topluyor çocuk kızın düşüncesinde. benim bunlara ihtiyacım yok diyor kız içinden. ve soğuk davranmaya başlıyor çocuğa. elindeki çayı alıp, uzaklaşıyor yanından. geçmişini düşünmeye başlıyor. “aslında haklı…”<br>Gösterişli rengiyle ve uzun boynuyla bir Flamingo görüyor kız. Pembe bir kuş… kız çocuğun söylediği şeyleri düşünürken pembe kuş gelip duruyor yanında Kendini bu kuşun yerine koyuyor kız ! bir yuva yapmak istediğini düşünüyor. Topladıklarını "Güneş altına bırakmak mı iyidir, yoksa gölge daha mı iyi olur?" gün yüzüne mi çıkarmalı yoksa sandığında mı saklamalı benliğini… bıkmadan usanmadan uzun bacaklarına rağmen her şeyi göze alıp bekleyen bir flamingo mu olacaktı yoksa bir serçe gibi korkak ve ürkek mi…<br>Karar verdi işte o an istemediği kaç şeyin yapıldığını, bunların kaçının kalbini gerçekten incittiğini düşünüyor o narin varlığa bakarken ve ister istemez gözleri doluyordu yine.<br>geri dönerken, artık aklında sadece temiz bir sayfa, yenilenmiş bir ruh ve hiç olmadığı kadar umut dolu bir kalbi oluyordu kızın.Tersim Pistirhttps://www.blogger.com/profile/08791962436765974934noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-4427014275575548490.post-41134180464828320192010-12-22T14:13:23.994+02:002010-12-22T14:13:23.994+02:00Aylardan Aralık.Yıl 2010.Yılın son günleri.Soğuk b...Aylardan Aralık.<br>Yıl 2010.<br>Yılın son günleri.<br>Soğuk bir Aralık gecesi çaldı kapı.Tahta kapının gıcırtısı,biraz sonraki sevinç çığlıklarının habercisi gibiydi aslında.Kimsenin aklına gelmezdi ki bu karlı gecede tahta kapının önünde dünyalar güzeli PEMBE KUŞ gelsin,tüm masumluğuyla baksın sana.Ama bir sebebi vardı belli ki.Bu kapıyı çalmasının,soğuktan üşümüş sesiyle cıvıldamaya çalışmasının önemli bir sebebi vardı hatta..Düşündün neden ben diye ? Niye beni seçti diye ? Çünkü bu soğuk gecede BURCU BURCU kar kokan,masumiyet dolu bu evin içinde senin kalbindeki derin sıcaklığı,dışarıya inat KURU bir yuvayı ve içten güzelliğini hissetmişti PEMBE KUŞ.Ve seni seçti..Sen de onu seçtin ve yaratıcılığın bu PEMBE KUŞ'la çok uzaklara kadar adını duyurdu..Adı BURCU KURU oldu ve renklerin ustası,renk oyunlarının yaratıcısı oldun..Selfethttps://www.blogger.com/profile/11356616857082743496noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-4427014275575548490.post-58427042654063022852010-12-22T10:51:58.653+02:002010-12-22T10:51:58.653+02:00Tam o anda yaşlı bige kulakları sağır edecek bir s...Tam o anda yaşlı bige kulakları sağır edecek bir ses duyar ve bütün Mumgagalar aynı anda bu sesin etkisine girerler. Ancak Ziro bu sesten etkilenmez. Artegon kuşları etkisiz hale getirdikleri mumgagalara saldırmaya başlar. Ne yapacağını bilemeyen Ziro aniden içinde anlayamadığı bir güç hisseder. Gözlerini açtığında karşısında kendi gibi pembe kuşları görür ve o anda yalnız olmadığını anlar.Hiç vakit kaybetmeyen Zosteroplar artegon kuşlarının üzerine saldırır. Bunu gören Ziro'da onlarla birlikte saldırıya geçer. Artegonların kralı Muko'nun ailesine zarar verdiğini gören Ziro ona saldırır ve atalarından gelen bu büyük güçle Muko'yu yok eder. Ve o anda ses yok olur ve Mumgagalar normale dönerler. Ziro'nun tek başına Artegonları yok ettiğini gören Mumgagalar yanına giderler... Ve artık Ziro onların gözünde bir kahraman olmuştur. Ziro tüm olup bitenleri anlatsa da hepsinin gözünde tek kahraman Pembe Kuş Ziro'dur... Ve yıllarca anlatılan Pembe Kuş artık Mumgagaların simgesi olmuştur... (Bu da hikayemin ikinci kısmı)ilyedaahttps://www.blogger.com/profile/02317222157304098133noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-4427014275575548490.post-9686053162012811122010-12-22T10:51:05.313+02:002010-12-22T10:51:05.313+02:00Dev gbi ağaçları, başdöndüren kokularıyla anemon ç...Dev gbi ağaçları, başdöndüren kokularıyla anemon çiçekleri, berrak şelalerin içinde gezen rengarenk balıkları,cıvıl cıvıl uçuşan kelebekleri, yerinde duramayan böcekleri ve etrafı melodik sesleriyle çınlatan Mumgagalarla dolu bir orman... Tuuti Ormanı... <br>Burada yaşayan Zarti ailesini büyük bir telaş sarmıştır çünkü günlerdir beklenen yavru Ziro'nun kabuğu çatlamaya başlamıştır. Bu büyük bekleyişin ardından birdenbire yumurta ikiye ayrılmış ailenin gözleri fal taşı gibi açılmış çünkü beklenen yavru kuş Mumgaga türünden çok farklı bir renkte dünyaya gelmiştir. Uçuk pembe rengi ve kendine has parlak tüyleryle ve kocaman gözleriyle yavru Ziro'da şaşkın şaşkın çevresini izlemektedir. Ailesi tarafından sevilen yavru Ziro rengiyle Mumgagalar arasında çok da kabul görülmeyecektir. <br>Büyüyüp okula başlayacak olan Ziro yeni arkadaşlarıyla tanışacağı için çok heyecanlı ve mutludur. Fakat okul hiçde umduğu gibi güzel geçmemiş yeni çevresi tarafından dışlanmıştır. Küçük Ziro'nun mutluluk dolu gözlerinden inci inci akan yaşları gören yaşlı bilge Otis dayanamayıp yanına gelir. Ziro'ya ağlamaması gerektiğini söyler. Çünkü bu rengin ataları olan Zosterop'lardan geldiğini ve bunun bir amacı olduğunu söyler. Ve ataları olan Pembe Kuşları anlatır. Kehanete göre Mumgagaları kurtaracak pembe kuşun o olduğunu söyler.ilyedaahttps://www.blogger.com/profile/02317222157304098133noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-4427014275575548490.post-15402813800811575062010-12-22T09:17:25.099+02:002010-12-22T09:17:25.099+02:00Aslında kirpi her sabah kan içerisinde uyanırmış, ...Aslında kirpi her sabah kan içerisinde uyanırmış, dikenleri vücuduna batarmış..Artık dikenleri yokmuş ama Pembe kuştan sonra kimseyi sevmemiş, Pembe Kuş ve Kirpi beraber olamayacak varlıklarmış, ne bunu kabul etmişler ne de itiraz edebilmişler.. <br><br>Kirpi bir oğlan, Pembe bir kuş kıza aşık olmuş, onu sevgisiyle öldürmüş, ama aslında öldürmek istememiş, kirpi oğlanın yaradılışı öyleymiş, değiştirmek için çırpınmamış kabullenmiş, ama kirpinin dikenlerini yok edecek olan; Pembe kuşun kanıymış, Pembe kuş bunu bildiği için kirpinin dikenlerine kalbinden gelen kanı akıtmış. Kirpi, bunu hiçbir zaman öğrenememiş, bugüne kadar..<br><br>(kirpi gibisin çocuk<br>her tarafın diken<br>kim elini uzatsa<br>delik deşik<br>üstelik sen de kan içindesin..) <br><br>Neşetuana:)Neşetuanahttps://www.blogger.com/profile/15027298052341471165noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-4427014275575548490.post-75151853188533971192010-12-22T09:16:30.310+02:002010-12-22T09:16:30.310+02:00Kirpi " o pembe kuş, ya ben kimim?" diye...Kirpi " o pembe kuş, ya ben kimim?" diye üzülüyormuş.<br><br>Pembe kuş, tamamen iyleştiğinde kirpinin evinden gitme zamanı gelmiş., ama gitmek istemiyormuş. Kuş, veda etmek için kirpiye sımsıkı sarıldığında, kirpinin sırtındaki dikenler, kuşun kalbine batmış ve kalbinden kan damlamaya başlamış. Son nefesini verirken kirpiye onu ne kadar çok sevdiğini söylemiş, kirpi donmuş kalmış birşey diyememiş. Pembe kuş, son nefesini verdikten sonra kirpi dilini yutmuş, o günden sonra bir daha hiçkimse ile konuşmamış.<br><br>Kirpi, sırtında kalan, kuşun kanlarını hiç yıkamamış, Pembe kuşunn kanı zamanla kirpinin sırtındaki dikenleri eritmiş, yumuşatmış. Artık Kirpi dikensizmiş ama pembe kuşunu kaybetmiş...Neşetuanahttps://www.blogger.com/profile/15027298052341471165noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-4427014275575548490.post-22957096375619048852010-12-22T09:15:53.123+02:002010-12-22T09:15:53.123+02:00Kirpi, zamanın birinde pembe bir kuşa aşık olmuş....Kirpi, zamanın birinde pembe bir kuşa aşık olmuş. Kuş , ormandaki en güzel en ihtişamlı ve en iri hayvanmış. Okyanus rengi gözleri, ihtişamlı pembe renkte ebruli kanatları varmış.<br><br>Pembe kuş, birgün dağda yuvarlanmış, kanatları ve arka bacakları kırılmış.Kirpi, bütün gücü ile Pembe kuşu düştüğü yerden sürükleyerek, ağaç kovuğundaki evine götürmüş ama pembe kuşn çok büyükmüş kirpinin evine sığmamış. Kirpi pembe kuşu evinin önünde tedavi etmiş.<br><br>Pembe kuşun ağrıları geçtikten sonra uykuya dalınca, kirpi ağacın kovuğundaki evini dikenlerle genişletmiş.Ev öyle büyümüş ki Pembe kuş evin içine sığacak kadar olmuş. Kirpi, pembe kuşu genişlettiği evin içine yerleştirmiş ve kuşun arkadaşlarına haber vermeye gitmiş. Pembe kuşun'ın hiçbir arkadaşı onu önemsememiş, kirpi ağlayarak evine geri dönmüş.<br><br>Kuşa bakmış onu iyleştirmiş, hergün onu daha da çok sevmeye başlamış. Pembe kuş da kirpiyi sevmiş, ama kirpi bunu bilmiyormuş.Neşetuanahttps://www.blogger.com/profile/15027298052341471165noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-4427014275575548490.post-60665809091575558592010-12-22T09:12:12.256+02:002010-12-22T09:12:12.256+02:00Kirpi, zamanın birinde pembe bir kuşa aşık olmuş....Kirpi, zamanın birinde pembe bir kuşa aşık olmuş. Kuş , ormandaki en güzel en ihtişamlı ve en iri hayvanmış. Okyanus rengi gözleri, ihtişamlı pembe renkte ebruli kanatları varmış.<br><br>Pembe kuş, birgün dağda yuvarlanmış, kanatları ve arka bacakları kırılmış.Kirpi, bütün gücü ile Pembe kuşu düştüğü yerden sürükleyerek, ağaç kovuğundaki evine götürmüş ama pembe kuşn çok büyükmüş kirpinin evine sığmamış. Kirpi pembe kuşu evinin önünde tedavi etmiş.<br><br>Pembe kuşun ağrıları geçtikten sonra uykuya dalınca, kirpi ağacın kovuğundaki evini dikenlerle genişletmiş.Ev öyle büyümüş ki Pembe kuş evin içine sığacak kadar olmuş. Kirpi, pembe kuşu genişlettiği evin içine yerleştirmiş ve kuşun arkadaşlarına haber vermeye gitmiş. Pembe kuşun'ın hiçbir arkadaşı onu önemsememiş, kirpi ağlayarak evine geri dönmüş.<br><br><br>Kuşa bakmış onu iyleştirmiş, hergün onu daha da çok sevmeye başlamış. Pembe kuş da kirpiyi sevmiş, ama kirpi bunu bilmiyormuş.<br><br><br>Kirpi " o pembe kuş, ya ben kimim?" diye üzülüyormuş.<br><br>Pembe kuş, tamamen iyleştiğinde kirpinin evinden gitme zamanı gelmiş., ama gitmek istemiyormuş. Kuş, veda etmek için kirpiye sımsıkı sarıldığında, kirpinin sırtındaki dikenler, kuşun kalbine batmış ve kalbinden kan damlamaya başlamış. Son nefesini verirken kirpiye onu ne kadar çok sevdiğini söylemiş, kirpi donmuş kalmış birşey diyememiş. Pembe kuş, son nefesini verdikten sonra kirpi dilini yutmuş, o günden sonra bir daha hiçkimse ile konuşmamış.<br><br>Kirpi, sırtında kalan, kuşun kanlarını hiç yıkamamış, Pembe kuşunn kanı zamanla kirpinin sırtındaki dikenleri eritmiş, yumuşatmış. Artık Kirpi dikensizmiş ama pembe kuşunu kaybetmiş...<br><br>Aslında kirpi her sabah kan içerisinde uyanırmış, dikenleri vücuduna batarmış..Artık dikenleri yokmuş ama Pembe kuştan sonra kimseyi sevmemiş, Pembe Kuş ve Kirpi beraber olamayacak varlıklarmış, ne bunu kabul etmişler ne de itiraz edebilmişler.. <br><br><br>Kirpi bir oğlan, Pembe bir kuş kıza aşık olmuş, onu sevgisiyle öldürmüş, ama aslında öldürmek istememiş, kirpi oğlanın yaradılışı öyleymiş, değiştirmek için çırpınmamış kabullenmiş, ama kirpinin dikenlerini yok edecek olan; Pembe kuşun kanıymış, Pembe kuş bunu bildiği için kirpinin dikenlerine kalbinden gelen kanı akıtmış. Kirpi, bunu hiçbir zaman öğrenememiş, ta ki bugüne kadar..<br><br>kirpi gibisin çocuk<br>her tarafın diken<br>kim elini uzatsa<br>delik deşik<br>üstelik sen de kan içindesin.. <br><br><br><br>:)NeşetuanaNeşetuanahttps://www.blogger.com/profile/15027298052341471165noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-4427014275575548490.post-44124592816738660102010-12-22T09:12:05.588+02:002010-12-22T09:12:05.588+02:00Kirpi, zamanın birinde pembe bir kuşa aşık olmuş....Kirpi, zamanın birinde pembe bir kuşa aşık olmuş. Kuş , ormandaki en güzel en ihtişamlı ve en iri hayvanmış. Okyanus rengi gözleri, ihtişamlı pembe renkte ebruli kanatları varmış.<br><br>Pembe kuş, birgün dağda yuvarlanmış, kanatları ve arka bacakları kırılmış.Kirpi, bütün gücü ile Pembe kuşu düştüğü yerden sürükleyerek, ağaç kovuğundaki evine götürmüş ama pembe kuşn çok büyükmüş kirpinin evine sığmamış. Kirpi pembe kuşu evinin önünde tedavi etmiş.<br><br>Pembe kuşun ağrıları geçtikten sonra uykuya dalınca, kirpi ağacın kovuğundaki evini dikenlerle genişletmiş.Ev öyle büyümüş ki Pembe kuş evin içine sığacak kadar olmuş. Kirpi, pembe kuşu genişlettiği evin içine yerleştirmiş ve kuşun arkadaşlarına haber vermeye gitmiş. Pembe kuşun'ın hiçbir arkadaşı onu önemsememiş, kirpi ağlayarak evine geri dönmüş.<br><br><br>Kuşa bakmış onu iyleştirmiş, hergün onu daha da çok sevmeye başlamış. Pembe kuş da kirpiyi sevmiş, ama kirpi bunu bilmiyormuş.<br><br><br>Kirpi " o pembe kuş, ya ben kimim?" diye üzülüyormuş.<br><br>Pembe kuş, tamamen iyleştiğinde kirpinin evinden gitme zamanı gelmiş., ama gitmek istemiyormuş. Kuş, veda etmek için kirpiye sımsıkı sarıldığında, kirpinin sırtındaki dikenler, kuşun kalbine batmış ve kalbinden kan damlamaya başlamış. Son nefesini verirken kirpiye onu ne kadar çok sevdiğini söylemiş, kirpi donmuş kalmış birşey diyememiş. Pembe kuş, son nefesini verdikten sonra kirpi dilini yutmuş, o günden sonra bir daha hiçkimse ile konuşmamış.<br><br>Kirpi, sırtında kalan, kuşun kanlarını hiç yıkamamış, Pembe kuşunn kanı zamanla kirpinin sırtındaki dikenleri eritmiş, yumuşatmış. Artık Kirpi dikensizmiş ama pembe kuşunu kaybetmiş...<br><br>Aslında kirpi her sabah kan içerisinde uyanırmış, dikenleri vücuduna batarmış..Artık dikenleri yokmuş ama Pembe kuştan sonra kimseyi sevmemiş, Pembe Kuş ve Kirpi beraber olamayacak varlıklarmış, ne bunu kabul etmişler ne de itiraz edebilmişler.. <br><br><br>Kirpi bir oğlan, Pembe bir kuş kıza aşık olmuş, onu sevgisiyle öldürmüş, ama aslında öldürmek istememiş, kirpi oğlanın yaradılışı öyleymiş, değiştirmek için çırpınmamış kabullenmiş, ama kirpinin dikenlerini yok edecek olan; Pembe kuşun kanıymış, Pembe kuş bunu bildiği için kirpinin dikenlerine kalbinden gelen kanı akıtmış. Kirpi, bunu hiçbir zaman öğrenememiş, ta ki bugüne kadar..<br><br>kirpi gibisin çocuk<br>her tarafın diken<br>kim elini uzatsa<br>delik deşik<br>üstelik sen de kan içindesin.. <br><br><br><br>:)NeşetuanaNeşetuanahttps://www.blogger.com/profile/15027298052341471165noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-4427014275575548490.post-74425407379233255962010-12-22T00:15:38.987+02:002010-12-22T00:15:38.987+02:00Dev gbi ağaçları, başdöndüren kokularıyla anemon ç...Dev gbi ağaçları, başdöndüren kokularıyla anemon çiçekleri, berrak şelalerin içinde gezen rengarenk balıkları,cıvıl cıvıl uçuşan kelebekleri, yerinde duramayan böcekleri ve etrafı melodik sesleriyle çınlatan Mumgagalarla dolu bir orman... Tuuti Ormanı... <br>Burada yaşayan Zarti ailesini büyük bir telaş sarmıştır çünkü günlerdir beklenen yavru Ziro'nun kabuğu çatlamaya başlamıştır. Birdenbire yumurta ikiye ayrılmış ailenin gözleri fal taşı gibi açılmış çünkü beklenen yavru kuş Mumgaga türünden çok farklı bir renkte dünyaya gelmiştir. Uçuk pembe rengi ve kendine has parlak tüyleryle ve kocaman gözleriyle yavru Ziro'da şaşkın şaşkın çevresini izlemektedir. Ailesi tarafından sevilen yavru Ziro rengiyle Mumgagalar arasında çok da kabul görülmeyecektir. <br>Büyüyüp okula başlayacak olan Ziro yeni arkadaşlarıyla tanışacağı için çok heyecanlıdır. Fakat okul hiçde umduğu gibi güzel geçmemiş yeni çevresi tarafından dışlanmıştır. Küçük Ziro'nun mutluluk dolu gözlerinden inci inci akan yaşları gören yaşlı bilge Otis dayanamayıp yanına gelir. Ziro'ya ağlamaması gerektiğini çünkü bu rengin ataları olan Zosterop'lardan geldiğini ve bunun bir amacı olduğunu söyler. Ve ataları olan Pembe Kuşları anlatır. Kehanete göre Mumgagaları kurtaracak pembe kuşun o olduğunu söyler. Tam o anda yaşlı bige kulakları sağır edecek bir ses duyar ve bütün Mumgagalar aynı anda bu sesin etkisine girerler. Ancak Ziro bu sesten etkilenmez. Artegon kuşları etkisiz hale getirdikleri mumgagalara saldırmaya başlar. Ne yapacağını bilemeyen Ziro aniden içinde anlayamadığı bir güç hisseder. Gözlerini açtığında karşısında kendi gibi pembe kuşları görür.Hiç vakit kaybetmeyen Zosteroplar artegon kuşlarının üzerine saldırır. Bunu gören Ziro'da onlarla birlikte saldırıya geçer. Artegonların kralı Muko'nun ailesine zarar verdiğini gören Ziro ona saldırır ve atalarından gelen bu büyük güçle Muko'yu yok eder. Ve o anda ses yok olur ve Mumgagalar normale dönerler. Ve artık Ziro onların gözünde bir kahraman olmuştur. Ziro tüm olup bitenleri anlatsa da hepsinin gözünde tek kahraman Pembe Kuş Ziro'dur... Ve yıllarca anlatılan Pembe Kuş artık Mumgagaların simgesi olmuştur...ilyedaahttps://www.blogger.com/profile/02317222157304098133noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-4427014275575548490.post-19424168598691483792010-12-22T00:08:12.408+02:002010-12-22T00:08:12.408+02:00Dev gbi ağaçları, başdöndüren kokularıyla anemon ç...Dev gbi ağaçları, başdöndüren kokularıyla anemon çiçekleri, berrak şelalerin içinde gezen rengarenk balıkları,cıvıl cıvıl uçuşan kelebekleri, yerinde duramayan böcekleri ve etrafı melodik sesleriyle çınlatan Mumgagalarla dolu bir orman... Tuuti Ormanı... <br>Burada yaşayan Zarti ailesini büyük bir telaş sarmıştır çünkü günlerdir beklenen yavru Ziro'nun kabuğu çatlamaya başlamıştır. Bu büyük bekleyişin ardından birdenbire yumurta ikiye ayrılmış ailenin gözleri fal taşı gibi açılmış çünkü beklenen yavru kuş Mumgaga türünden çok farklı bir renkte dünyaya gelmiştir. Uçuk pembe rengi ve kendine has parlak tüyleryle ve kocaman gözleriyle yavru Ziro'da şaşkın şaşkın çevresini izlemektedir. Ailesi tarafından sevilen yavru Ziro rengiyle Mumgagalar arasında çok da kabul görülmeyecektir. <br>Büyüyüp okula başlayacak olan Ziro yeni arkadaşlarıyla tanışacağı için çok heyecanlı ve mutludur. Fakat okul hiçde umduğu gibi güzel geçmemiş yeni çevresi tarafından dışlanmıştır. Küçük Ziro'nun mutluluk dolu gözlerinden inci inci akan yaşları gören yaşlı bilge Otis dayanamayıp yanına gelir. Ziro'ya ağlamaması gerektiğini söyler. Çünkü bu rengin ataları olan Zosterop'lardan geldiğini ve bunun bir amacı olduğunu söyler. Ve ataları olan Pembe Kuşları anlatır. Kehanete göre Mumgagaları kurtaracak pembe kuşun o olduğunu söyler. Tam o anda yaşlı bige kulakları sağır edecek bir ses duyar ve bütün Mumgagalar aynı anda bu sesin etkisine girerler. Ancak Ziro bu sesten etkilenmez. Artegon kuşları etkisiz hale getirdikleri mumgagalara saldırmaya başlar. Ne yapacağını bilemeyen Ziro aniden içinde anlayamadığı bir güç hisseder. Gözlerini açtığında karşısında kendi gibi pembe kuşları görür ve o anda yalnız olmadığını anlar.Hiç vakit kaybetmeyen Zosteroplar artegon kuşlarının üzerine saldırır. Bunu gören Ziro'da onlarla birlikte saldırıya geçer. Artegonların kralı Muko'nun ailesine zarar verdiğini gören Ziro ona saldırır ve atalarından gelen bu büyük güçle Muko'yu yok eder. Ve o anda ses yok olur ve Mumgagalar normale dönerler. Ziro'nun tek başına Artegonları yok ettiğini gören Mumgagalar yanına giderler... Ve artık Ziro onların gözünde bir kahraman olmuştur. Ziro tüm olup bitenleri anlatsa da hepsinin gözünde tek kahraman Pembe Kuş Ziro'dur... Ve yıllarca anlatılan Pembe Kuş artık Mumgagaların simgesi olmuştur...ilyedaahttps://www.blogger.com/profile/02317222157304098133noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-4427014275575548490.post-25178671388219542602010-12-21T23:54:02.271+02:002010-12-21T23:54:02.271+02:00Minik bir masal oldu benim ki ama buyrun :)Pembe k...Minik bir masal oldu benim ki ama buyrun :)<br><br>Pembe kus hep piril piril, hep asil, hep tek... Sari collerin, kahverengi topraklarin, yemyesil ormanlarin, turkuvaz sularin ustunden gecerken, herkes kafasini yukari cevirip masmavi gogu delen bu harika kusa bakar.<br>Pembe kusun buyulu gucleri oldugu soylenir halk arasinda. Efsaneye gore dokundugu genc kizlar guzellesirmis. Efsane bu ya, genc kizin yuzu, boyu, posu, saclari ayni kalirmis, fakat onu her goren artik onu dunyanin en guzeli sanirmis. Nice genc kiz pembe kusu gormek ona dokunabilmek icin gozleri gokyuzunde verandalarinda beklermis.<br>Bir efsaneye gore ise pembe kus gokyuzunun sonsuz boslugunda degil de yerin yakinlarinda ucarsa, o gun herkesin gunu harika gecermis. Cocuklar o gun dusmez, anneler o gun kizmaz, savaslar o gun durur, sevgililer ise hic ayrilmazmis. <br><br>Bir gun pembe kusu penceresinin onunde goren, minik bir kiz, duydugu efsanelerden dolayi cok heyecanli bir sekilde, ona sormus: ''sana dokundugum an ben guzel mi olacagim ve bugun yere yakin uctuguna gore harika bir gun mu olacak? Ne olur sana dokunmama izin ver'' Pembe kus sakince arkasini donmus, guzel kanatlarini kabartip tekrar ucmaya baslamadan once minik kiza donup ''Evet demis, dunya harika bir yer ve sen cok guzelsin, sana dokunmama gerek yok, eger ki bana inanmayi secersen, bu bir gun degil, omur boyu senin olur.''<br>Minik kiz o gunden sonra dunyanin guzel bir yer ve kendisinin de guzel bir kiz olduguna dair inancini asla yitirmemis ve omrunun sonuna dek herkesin imrendigi mutlu bir hayat yasamis, herkes onun pembe kusa dokundugu icin bu guzel hayati yasadigini dusunmus, o ise biliyormus ki pembe kus ona dokunmaktan daha guzelini sunmus, bu en basit ve harika gercegi gormesini saglamis.<br>Efsaneye gore pembe kus hala goklerde ucarmis ama onu gorebilenler gitgide azalmis ama onu goren sansli kisiler minik kiz gibi mutlu bir hayat yasamaya devam ediyorlarmis.D.https://www.blogger.com/profile/16696808491870824354noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-4427014275575548490.post-24552016585134424962010-12-21T23:20:13.596+02:002010-12-21T23:20:13.596+02:00Çoook uzun yıllar önce uzak ülkelerin birinde görk...Çoook uzun yıllar önce uzak ülkelerin birinde görkemli şatonun en üst penceresinde, kanatlarının uçları uçuk pembe olan zarif mi zarif bir kuş yaşarmış. Kuş öyle güzel süzülürmüş ki havada rüzgâr bile kıskanırmış. Çok mutluymuş bugün. Çünkü minicik yavrusu dünyaya gözlerini açmış. En başlarda tüysüz ve çelimsiz olan minik kuş gün geçtikçe tüylenip güçleniyormuş.Tüylerinin rengi annesinin ki gibi uçuk pembeden gün geçtikçe pembeye dönüşmüş..Annesi çok şaşırmış.Tekmiş pembe kuş diğer kuşlar birbirlerinin aynıymış. Pembe kuş her gittiği yerde ilgi çekiyormuş ister istemez. Rahatsız olmuş pembe kuş ve yuvadan uçmaya karar vermiş. Artık kendi ayaklarının üstünde durması gerektiğini biliyormuş.<br> Farklı bir hayata başlamış pembe kuş. Didinip çalışıyor herkesi kendine büyülüyormuş.Diğer kuşların yapabileceği hareketleri çok farklı ve cazip şekle getirebiliyormuş. Taklalar atıp süslüyormuş uçmalarını burada bile diğer kuşlar ona imrenerek bakıyorlarmış ama buna alışmış pembe kuş…<br> Sonra anlamış pembe kuş demiş ki kendine “ ben onlar gibi değilim, güçlü ve umut doluyum”…<br><br>Not:Bu hikayede ki pembe kuş Burcu Kuru'dur! (:*bshttps://www.blogger.com/profile/14086813623470040917noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-4427014275575548490.post-78551033304810633972010-12-21T22:41:18.457+02:002010-12-21T22:41:18.457+02:00zamanin birinde uzak bir yerde mutlu bir kus ailes...zamanin birinde uzak bir yerde mutlu bir kus ailesi yasarmis..anne kus baba kus ve bir minik yavru kus.bu minik kus gunun birinde etraftakilerin bakislarina ne kadar cok maruz kaldigini fark etmis.bir iki uc derken, tesaduf diye dusunurken ona bakan kuslarin fisildastigini gormus.buna sebep herkesten farkli olan pespembe tuyleriymis.tum diger kuslar gri-siyah-beyaz ya da farkli renklerdeyken bir tek o pespembeymis.her gun ayni bakislar fisildasmalarla yasiyan minik kus'un aklina yasadigi yerden hic de o kadar uzaklasmadigi gelmis.tum her yer tum etraf bu kadarla sinirli olamaz diye dusunmus.Ailesine yasadigi yerdeki mutsuzlugu anlatmis ve kendi gibi kuslarin varligini dusundugunu ve daha uzaklara ucmak istedigini anlatmis.Minik kuslarinin gidecek olmasiyla burkulmus haliyle ailesi, ancak oyle mutlu olacaksan uc diledigince demisler...<br>Yoldayken az gitmis uz gitmis alistigi bakislar fisiltilar hep geride kalmis.rengarenk cicekler bocekler ucsuz bucaklar denizler gormus.bu kadar renk varsa benim gibi bir pembe kuscuk daha vardir demis.Ancak gun agarirken, gunesin guzel turuncu renklerine bakarken minik pembe kus ne kadar yoruldugunu fark edip uykuya dalivermis.uyandigi yer yasadigi yerdeymis ama bir gariplik varmis, tum kuslar ayni onu gibi pespembe havalar ucusup duruyorlarmis.Gozlerine inanamayan minik pembe kus hemen birinin yanina ucuvermis<br>'Siz ama siz de pembesiniz'diye kekelemeye baslamis,gozlerini kirpistirarak.<br>'Ha haay, cok gunesin altinda uctun sen sekerim herhalde, tabi ki pembeyim, hepimiz pempeyiz' diye sakimis. Gorduklerine, duyduklarina inanamayan minicik kus hemen yuvasina dogru ucmus ama annesiyle babasi da pespembe duruyorlarmis..Demek ki pespembe dunyanin disinda rengarenk bir hayat var diye dusunmus.Uzaklarda pembe olmadigi icin garip bakislara maruz kalan kulaklarina fisiltilar calinabiletecek kuslar aklina gelmis ruyasindaki uzak,farkli rengarenk yerler hemen kanat cirpmaya baslamis.Hic durmadan ucmus ucmus...keLebekhttps://www.blogger.com/profile/01323200981792279668noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-4427014275575548490.post-63609652540355911552010-12-21T20:56:48.382+02:002010-12-21T20:56:48.382+02:00pembe kuşbir kuş çıkmış yumurtadan ve pembe renkli...pembe kuş<br>bir kuş çıkmış yumurtadan ve pembe renkliymiş annesi bakmış ve çok mutlu olmuş çok güzelmiş çünkü. uçmayı öğreneceği zaman ağaçta çalışırken aşağıda güzel bir kız onu fark etmiş ama ulaşamamış. sonra minik kuş uçmayı öğrenmiş öyle mutlu öyle mutlu oluyormuş ki uçarken tüm kanatlarını gere gere süzülürmüş. bir gün bir bakmış ki aşağıda birileri tartışıyormuş. sevgililer birbirlerini kırma korkusu olmadan bağırıyorlarmış. kız saçlarını düzeltip gökyüzüne bakınca pembe kuşu görmüş birden tebessüm etmiş. o an tek düşündüğü kuşun kanatlarının büyülü rengi olmuş. çift tartışmayı sonlandırıp yollarını ayırmış. genç adam sevgilisini kaybetmek istemez ve bir şeyler planlamak ister birden o an aklına gelir sevgilisinin pembe rujlu dudaklarının tebessüm ettiği an ve o kuşu yakalamaya karar verir. bir kaç gün sonra kızın kapısı çalınır ve çok süslü bir kafes içinde pembe kuş. kız havala uçar barışırlar. hayata küsen pembe kuş esarete dayanamayıp 2 günde ölmüş.ve gen adam düşünür en sevdiği kişi uğruna da olsa hiçbir şey esaret edilmemeli...esrahttps://www.blogger.com/profile/11307283024191178805noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-4427014275575548490.post-83598791354836100372010-12-21T20:13:33.825+02:002010-12-21T20:13:33.825+02:00Bir sihirli ormanda küçük pembe bir kuş varmış. Bu...Bir sihirli ormanda küçük pembe bir kuş varmış. Bu kuş ormandaki tüm canlıların sevgi ve barışla birlikte yaşamalarını sağlarmış. Bir gün yolunu kaybetmiş yaşlı bir adam ormana gelmiş. Ormandaki bu ahengi fark edince karşısına çıkan sincapa bunun nedenini sormuş. Sincap da hoplaya zıplaya yaşlı adamı ormanın kalbine, küçük pembe kuşa götürmüş. Adam bir çırpıda kuşu kaptığı gibi cebine atmış.<br>Yaşlı adam ormandan çıkmış, şehire varmış, para kazanmanın yolunu çok geçmeden bulmuş.<br>Pembe kuşu tasası, kederi olan insanların omuzuna koyup tüm sıkıntılarından kurtulmalarını sağlıyormuş. Böylece de altınlar, gümüşler kazanıyor gününü gün ediyormuş. Ama pembe kuşun minik kalbi başkalarının acılarıyla dolmuş ve artık dayanamaz duruma gelmiş. Yaşlı adam minik kuşun hastalandığını ve öleceğini anlayınca yaptıklarından pişman olmuş ve kuşu ormana geri götürmeye karar vermiş. Ormana gidince bir de ne görsün, tüm ağaçlar kurumuş, hayvanlar hastalanmış. Minik pembe kuş son gücüyle ağaçları ve hayvanları iyileştirdikten sonra oracıkta ölmüş.<br>Yaşlı adamsa geride kalan tüm hayatını elem, keder ve pişmanlıklarla dolu olarak geçirip, yalnızlıklar içinde ölmüş.<br><br>---<br><br>Aslında daha uzundu ama kısaltmak zorunda kaldım:)<br><br>Sevgiler..Chantal Mfknoreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-4427014275575548490.post-35151651618750690822010-12-21T20:13:01.659+02:002010-12-21T20:13:01.659+02:00bir varmış bir yokmuş..bir küçüçük kuş gezermiş se...bir varmış bir yokmuş..bir küçüçük kuş gezermiş sema'da..bu kuş yaşadığı dünyadan hiç memnun değilmiş.insanları izler ve iç geçirirmiş keşke bende onlar gibi olsam dermiş.ruhunu karalar bağlamış,depresyona girmiş en sonunda..ne yapsam ne etsem diye düşünürken karşısına bir melek çıkmış ve ona demiş ki:"sana bir sürprizim var,birkaç saatliğine insan olucaksın"..bunu duyan kuşun kalbi pırpır atmış..ve melek, kuşumuzu bir bayan kılığında yeryüzüne indirmiş..fakat kuşumuz gözlerini açtığında çıplak olduğunu fark etmiş,çok utanmış bu durumdan..hemen bişeyler bulmak için yola koyulmuş ve karşısına BuKu mağazası çıkmış,içeri girdiğinde gördüğü manzara karşısında büyülenmiş..her taraf pembe renkle kaplanmış,bütün kıyafetler pembeymiş...o kadar güzelmiş ki modeller gözlerini alamamış,içine işlemiş pembe renk.asalet ve kalite kendini o kadar belli ediyormuş ki duygulanmış bir an,kaçırdığı zevkler için.tam beğendiği kıyafeti seçicekken melek yanına gelmiş ve dünyada zamanının dolduğunu söylemiş..bunu duyan kuşumuz ağlamaklı gözlerle havada süzülmeye başlamış,etrafına haykırmış:yer gök bilsin ki benim adım bundan sonra "pembe kuş",belki insan olamam ama kimsede benim kadar yükseğe çıkamaz demiş ve gökyüzünde kaybolmuş:)Serendipitynoreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-4427014275575548490.post-32232765154269566172010-12-21T19:40:49.467+02:002010-12-21T19:40:49.467+02:00♥Mavi bir güneşin yeşil gökyüzüne doğuşu kadar ger...♥Mavi bir güneşin yeşil gökyüzüne doğuşu kadar gerçeksin,yemyeşil gökyüzünün kıpkırmızı denizlere düşen turuncu gölgesi gibi büyülü birşeysin o kadar ulaşılmaz o kadar saf ve bir o kadar masumsun 'pembe kuş',elimi uzattığımda ulaşılamayacak kadar uzaklara uçan, parmağımı uzattığımda ise hemen gelip üzerine konan bembeyaz hayallerimin pespembe gerçeğisin pembe kuş ♥:Dsummernoreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-4427014275575548490.post-34806189363667206502010-12-21T19:39:59.493+02:002010-12-21T19:39:59.493+02:00Bu yorum yazar tarafından silindi.Bu yorum yazar tarafından silindi.burçak yıldırımhttps://www.blogger.com/profile/16080994298014773721noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-4427014275575548490.post-65710525165091793232010-12-21T19:28:32.889+02:002010-12-21T19:28:32.889+02:00Bu yorum yazar tarafından silindi.Bu yorum yazar tarafından silindi.burçak yıldırımhttps://www.blogger.com/profile/16080994298014773721noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-4427014275575548490.post-7187253295580541842010-12-21T19:24:00.666+02:002010-12-21T19:24:00.666+02:00Yolu bir gün küçük prens'in gezenine düştü pem...Yolu bir gün küçük prens'in gezenine düştü pembe kuş'un...gururluydu,çok güzeldi ve mutluluğu temsil ediyordu..Gittiği yere mutluluk getiriyordu.Küçük prens'in bir çiçekle başı dertteydi.Mutlu etmekti amacı çiçeğini ama bir türlü başaramıyordu...Yorulmuştu gezegene vardığında.<br>O sırada küçük prens fark etti onu;<br>-Hoşgeldin dedi<br>-Hoşbulduk dedi pembe kuş.Biraz mutluluğa ihtiyacın olduğunu duydum..Gittiğim yere mutluluk götürürüm ben.<br> Gözleri parladı küçük prensin.O kadar çok gezegen gezmiş, ama mutlu olmayı becerebilen bir tek kendini tanımıştı..<br>-Dünyaya gittin mi? diye sordu pembe kuşa..<br>-Daha değil dedi pembe kuş.<br>- O zaman bir an önce gitmelisin oradakilerin sana çok ihtiyacı var,lütfen diye yalvardı pembe kuş a.<br>-Emin misin diye sordu pembe kuş, sana da yardımcı olabilirim..Sen iyi kalplisin,dilersen hep seninle kalabilirim..<br>-Olmaz dedi küçük prens, dünya gezegenindekilerin sana çok ihtiyacı var..<br>-Peki dedi küçük pembe kuş, havalandı uçtu gitti..<br>Küçük prensle çölde karşılaştığımızda bana bu hikayeyi anlattı pembe kuşa rastlayıp rastlamadığımı sordu..Rastlamamıştım..Küçük prens üzüldü.<br>-Üzüme, dedim gördüysek de kıymetini anlayamamışızdır..Ne de olsa bu dünyada büyükler bir tuhaf oluyor!!<br>(Çok sevdiğim küçük prensle burcu'nun pembe kuş'u karşılaşsaydı...)Meltem g.noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-4427014275575548490.post-82517452259969076512010-12-21T18:05:24.893+02:002010-12-21T18:05:24.893+02:00Bu yorum yazar tarafından silindi.Bu yorum yazar tarafından silindi.Pelin P.A.https://www.blogger.com/profile/10521381469267090220noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-4427014275575548490.post-38462625032636863772010-12-21T18:05:06.240+02:002010-12-21T18:05:06.240+02:00Bu yorum yazar tarafından silindi.Bu yorum yazar tarafından silindi.Pelin P.A.https://www.blogger.com/profile/10521381469267090220noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-4427014275575548490.post-37752730823797042192010-12-21T18:04:24.201+02:002010-12-21T18:04:24.201+02:00PEMBE KUŞİstiklal caddesinin tam ortasında bir bin...PEMBE KUŞ<br><br>İstiklal caddesinin tam ortasında bir bina vardır bilir misiniz? 1900’lü yılların başından kalma. Kocaman bir kapısı, güzel işli bir cephesi vardır. Ahşap çerçeveli canları kırılmış, yirmi yıl önce çıkan yangında ikinci katı tamamen yanmış, eskiden beyaz olan cephesi artık grinin tonlarına çalmış.<br>Kimse el sürememiş bu binaya çünkü babadan oğla geçmiş nesiller boyu ve her baba oğluna vasiyet etmiş hatıralarımızı kimseye satma demiş. Ama bir gün son oğul da vefat ettiğinde ve geride vasiyet edecek kimsesi kalmadığında, devlet el koymuş bu eski binaya. Hemen izinler çıkmış , alıcılar sıralarını kapmış. Mağazalar zinciri sahibi bir kodaman binayı satın almış.<br>Çalışmalar başladıkça tık tık, bina sakinlerine yol görünmüş artık. Önce şarapçı ayyaşı sonra sokak köpeği karabaşı, kovalanmış işçi adamlar , fırlatmışlar arkalarından küçük bir taşı. Ama kimse dikkat etmemiş çatının köşesine, yuvalarında oturup yavrularını besleyen güvercin ailesine.<br>Üç küçük güvercin birbirine sokulmuş, hava ayaz; biri gri, biri beyaz. Annelerini beklerken minikler sürekli ciklemiş, binadaki gürültüden kimseler işitmemiş, yavrular büyüdükçe inşaat ilerlemiş.<br>Bahar ayları başlayınca yavrular hazırlanmışlar uçmaya, işçiler de başlamışlar cepheye iskele kurmaya. Anne güvercin sabırla öğretmiş, önce kanatlarınızı açın sonra da çırpın demiş. Güçlendikçe yavruların yürekleri, sarmaya başlamış binayı fırça darbeleri. Açılışı hevesle bekler olmuş müşterileri, kırmızı ve beyazmış mağazanın renkleri.<br>Güneş çıkınca en tepeye, ısınmış çatıdaki kiremitler. Heyecanla sıraya girmiş ilk uçuşlarını yapacak yavru güvercinler. Gri olan gitmiş en kenara açmış kanatlarını öğrendiği gibi. Anne kuş yanında durmuş cesaretlendirmiş miniği. Çatının kenarından atlamış, kanatlarını çırpmaya başlamış. Biraz bocalamış ama karşı çatıya ulaşmış. Anne güvercin gönlü rahat, konmuş yavrunun yanına ama görmemiş beyaz olanın gittiğini, çatının kenarına. <br>Küçük beyaz güvercin kanatlarını açmış güneşin altında, rüzgarı hissetmiş taze tüylerinin arasında. Aşağıya bakmadan gözleri karşı çatıda, bırakmış kendisini rüzgarın kollarına. Unutunca o küçük kanatlarını çırpmayı, bulaştırmış tüylerine kırmızı ve beyaz boyayı. Ulaşınca zemine hissetmiş buruk bir acı, boya ile bulandığı için yapışmış kanatları.<br>Yardım etmiş insanlar, almış biri eline. Götürmüşler güvercini en yakın veterinere. Temizlemeye çalışmışlar kırmızı boyayı, bol suyla yıkamışlar eskiden beyaz olan kanatlarını. İyileşmiş küçük kuş, çok kısa sürede hem de; sağlığına kavuşmuş ama olmuş rengi pembe.<br>İşte böyledir İstiklal Caddesinde gezen pembe kuşun hikayesi. Kafelerin gözdesi, turistlerin eğlencesi…Pelin P.A.https://www.blogger.com/profile/10521381469267090220noreply@blogger.com